Abdulkadi̇r Aydın


1947 yılında Karaman’ın Kemran (şimdiki adıyla  Aybastı) köyünde doğmuşum. Annem Huriye ve Babam Mustafa’nın ilk çocuğuyum. 6 kardeşiz. Kardeşlerim Selver Kara, Yakup Aydın, Muharrem Aydın, Ahmet Aydın ve Fadime ırgat. Köyümüzde ilkokul yoktu. Dedem (kemranlı şıh hoca) Konya da medrese tahsili yapmış Köyümüzün İmamı Karaman Müftüsü Dedemi 1955 yılında Karaman Asri (yüzbaşı) Camisine İmam olarak tayin eder. Bende peşlerinden Amcam Habib Aydın’la 30 km yürüyerek (o zaman köy ile karaman arasında ulaşım yaya yada hayvanlarla sağlanıyordu.) Karaman’a geldim. Dedem Cumhuriyet  İlkokuluna kaydettirdi. Hiç kimseyi tanımıyorum hatta bir gün okuldan eve gelirken kayboldum. Okul tatil olmadan Dedem Bucakkışla Nahiyesine tayin istedi ve bende onlarla beraber Bucakkışla İlkokuluna nakil oldum. Okul yeni açılmış bizim derslere Nahiye Müdürü Hasan Özden geliyor ertesi yıl vekil Öğretmen geldi. 3. Sınıfta Faik Kunt isimli bir Öğretmen tayin oldu ve Faik Bey bizi İlkokuldan mezun etti.

Ortaokul ve Liseyi Karaman Lisesinde okudum. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme ve Muhasebe bölümünü bitirdim. Okulu bitirdiğimde Sınıf Öğretmeni olduğum için Ticaret Meslek Lisesi Meslek Dersleri Öğretmeni olarak Mesleğe devam ettim. Karaman Ticaret Lisesine tayin olduktan sonra 1974 yılında Mali Müşavirlik Bürosunu açtım. Aynı Okuldan Öğretmen arkadaşım Mehmet İlhami Yavuz’u da ortak alarak devam ettim. 1980 yılında çok sevdiğim ve severek yaptığım mesleğimden (öğretmenlikten) istifa etmek zorunda kaldım. Meslek Yasası çıkınca Karaman Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odasını kurduk ve Yeminli Mali Müşavir olana kadar (1995) Odanın Yönetim Kurulu Üyeliği ve Oda başkanlığı yaptım. Halen Yeminli Mali Müşavir olarak aktif çalışmaya devam ediyorum.

Gerek Mali Müşavirliğimde gerekse Yeminli Mali Müşavirliğimde Muhasebe Mesleğine Karaman’da çok katkım olduğuna inanıyorum özellikle Meslek için devrim sayılan Tek Düzen Muhasebe Sisteminin Uygulamasında ve Maliyet Muhasebesinin gelişmesinde Organize Sanayi Bölgesinde yarım asrı aşan Meslek yaşamım da emeğim ve katkım olduğunu sanıyorum. Karaman İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde de 3 yıl Maliyet Muhasebesi dersi verdim.

Kendim İlkokul ve Ortaokula kayıt için 30 km yürüsem de biricik evladımız KIVANÇ İzmir Fen lisesinden sonra London School of Ekonomics’den kabul alarak  Üniversiteyi İngiltere’de bitirip Cambridge ve Newyork Üniversitesinde Yüksek Lisans VE MBA yaptı halen Amerika’da gelinimiz Rona ve torunlarım Orhan ve Kaan ile yaşamaktadır.

İlkokuldan sonra Babam Ortaokula göndermedi köyde Babama yardım ettim sonra İlkokul Öğretmenimin (Faik Kunt) ısrarıyla Karaman’a git Ortaokula kaydını yaptır dedi. Ve ben kendim kaydımı yaptırdım. Kazalpa da tek oda bir ev tuttuk. Bahri Kaya, Habib Aydın ve Memiş Doğan ile birlikte ev kerpiç ve toprak damlı aylık kirası 250 kuruş. elektrik yok, tek oda mutfakta, yatak odası da, çalışma odası da aynı oda ,gaz ocağı kullanıyorduk. O zaman henüz tüp gaz yok varsa da bilmiyoruz. Ben Liseyi bitirdikten sonra Ailem Köyden Karaman’a taşındı. Çeltek ile Hisar Mahallesi hududunda bahçeli kerpiç ve toprak damlı bir ev aldık ve oraya taşındık.

Öğrencilik hayatımız da yoksulluk içindeydik ama özgüvenimiz iyiydi. Gelecek kaygısı yoktu. Özellikle biz köylü çocukları için Devlet Memurluğu çok önemliydi. İlkokulu bitirenin bile iş garantisi vardı. Ancak okumak okul bitirmek’te bizim gibi köy çocukları için yalnız kalan maddiyat bir taraftan  birde ev işleri ütü, yemek, temizlik vs çok zordu. Özellikle köy çocuklarının çoğu yarıda bırakmak zorunda kalıyordu. Ortaokul  ve Lise yıllarında çok arkadaşımız oldu Lise 2. Sınıf Fen/A hatırladığım kadarıyla 77 kişi idik genelde ilişkilerimiz gerek arkadaşlarla  gerekse Öğretmenlerimiz ile iyiydi. Özellikle Ortaokulda sinemalara baskın yapılırdı. Müzik hocası Mesut bey, Matematikçi tıg Veli, Karıkoca Poturlar Edebiyatçımız Melik Güzelant, Arif Eren, Fizik  Hocamız Fevzi Aydın, Tarih ve Coğrafya hocalarımız Arık kardeşler ve tüm öğretmenlerimiz bu dünyadan göçenlere allah rahmet eylesin. Yaşayanlara  sağlıklı ve uzun ömür versin. Arkadaşlarımdan en fazla  Arif Sucu (dr) ve Muharrem Sağcan ile vakit geçirirdim. Şehrin merkezinde ev az bahçe çoktu. Bahçelerde top oynar haftasonları da Boklu Bent de vakit geçiridik. Boklu Bent  diye anılan şimdi yerinde yeller esen gençlerin yüzme öğrendiği  eğlendiği bir yerdi.

İL OLMAMIZ VE KALKINMADA ÖNCELİKLİ İL

Karaman ben aklım erdi ereli il olmak ister rahmetli Nevzat Davranoğlu da Karaman İl Kasaba (kazımkarabekir de ilçe olacak derdi) bende hayal görüyor derdim. her iki dileği de gerçekleşti İl olma maceramızda Cumhur Başkanı Turgut Özal Karamana geldiğinde kendisine ticaret ve sanayi odasında hazırladığımız bir dosya verildi.  Dosya da tahmin edileceği gibi sanayileştiğimizi,geliştiğimizi, nüfüsumuzu vs belirten veriler bulunmaktaydı. Netice de 1989 yılında il olmamız Kazım Karabekir’in de ilçe olması gerçekleşti. 

Daha sonra hemşerimiz IŞIN ÇELEBİ ekonomi bakanı oldu KARSİAD da bir toplantı yapıldı. Toplantı da Işın Bey bana bir dosya hazırlayın. Karamanı Kalkınmada öncelikli İller Kapsamına alayım dedi. Hemen Karaman Ticaret ve Sanayi odasında bir toplantı yaptık. Toplantıda, bir üye arkadaşla 3 kişilik bir komisyon kuralım. Benden bahsederek Hoca ve iki isim daha söyledi il olmak için hazırladığımız dosyanın kapağını değiştirin, birkaç nüsha hazırlayın gönderin dedi. Bu arada toplantı Başkanından rahmetli Dr. Mehmet Armutlu ısrarla söz istedi Mehmet Beyin diksiyonu, konuşması, vurgulamaları ile güzel konuşurdu. Neyse söz verdiler dedi ki şekerim(söze böyle başlardı) çok büyük bir yanlışlık yapıyorsunuz. İl olurken Banka Müdürüne kredi istemeye gider gibi gittik.Şimdi ise Vergi Dairesine taksit ödemeye  gider gibi gideceğiz dedi anlayanlar haklısınız dedi.

İl olacağımız dosyada Sanayi ve Ticaret Karamanda gelişti, kalkındık il olmaya layığız dedik, kalkınmada öncelikli İl olmak için hazırlanan dosyada tam tersini iddia edeceğiz ki kabul edilsin o zaman ki mevzuata göre kalkınmada öncelikli olmanın avantajları vardı geç de olsa kalkınmada öncelikli il olmamız ile ilgili kararname çıktı. Ama birde baktık ki Türkiye’nin neredeyse üçte ikisi kalkınmada öncelikli iller arasına girmiş IŞIN beye soruldu hayırdır bu nasıl iş? Dedi ki sormayın kararnameyi hazırladım. Bakanlara imza için götürdüğüm de kendi ilini ya da çevre illeri şart koştu bu şekilde ilk metni değiştire değiştire bu şekli aldı.

TOPLAMAYI ÖĞRENMEK

Köyümüz Orman Köylerinden olup, ailelerin geliri müsait olmayınca köyden okumaya giden öğrencide okula başlasa da çoğu yarıda bırakırdı. Ben de aileme destek olmak amacıyla Lise 1’de okuduğum yıl yaz tatilinde öğretmen rahmetli Abdurrahman Erdal’a giderek iş istedim. o da Orman İşletme Müdürü ile görüşmüş beni Orman İşletmesi jipi  Ermenek hududunda, tahtacıların kesim yaptıkları köprücek denilen yere götürüp, çadırımı kurdular. Orman kesim memuru rahmetli Mehmet Atalay’a teslim ettiler. Kesim memuru bana kaçıncı sınıfsın yaşın kaç vs sordu. Karnem elimdeydi. O yılda iftihar belgem vardı. Onu gösterdim. Anladık dedi toplama biliyormusun dedi bende kızdım ama belli etmemeye çalışarak biliyorum dedim. ama işe başlayınca çok zorlandım. Ve toplamayı öğrendim. Hesap makinası yok o zaman tahtacıların işlediği keresteleri tomrukları teslim alıyorum, boy ve çapını yağlı boya ile üzerine yazıp tomrukların metreküp ve desimetreküp  olarak deftere aktarıp topluyoruz. onlarca sayfa tutuyordu. Mehmet Atalay emekli olup market açtı ve muhasebecisi oldum. Mükelleflerin yanında her zaman hocaya toplamayı ben öğrettim derdi bende doğru derdim.

Lisede sınıfımız 77 kişiydi. Çok kalabalık fen şubesiydi. Rıfat ılgaz üstad’ın yazdığı hababam sınıfını oynadık. Bugün bile güncelliğini kaybetmeyen hababam sınıfına ilgi günümüzde de devam ediyor. Bütün sınıf kız erkek samimiydik. bir çok arkadaşı da kaybettik. Vefat eden arkadaşlarım’a allah rahmet eylesin. sağ olanlara sağlık versin. Zaman zaman öğretmenlerimizi’de davet ederek belirli zamanlarda hala toplanıp hasret gidermekte ve geçmişi anmaktayız.


Yorumlar