Kenan Aykoç
Karaman’ın Hacı Celal Mahallesi’nde(namıdiğer Heççeler) doğdum. Çocukluğum ve ilk gençliğim aynı mahallede geçti. Karaman’ın henüz il olmadığı o yıllarda yaşadığım mahalle, merkeze bağlı mahallelerden biri olması yanında, pastoral yaşamın her detayının gözlemlenebileceği bir mahalleydi. Doğduğum iki katlı kerpiç evin giriş katında küçük bir ahır; ahırın penceresinin “hayat” denilen geniş bir avluya baktığı güllerle dolu bir bahçe, hayatın sonunda yemeklerin pişirildiği ocaklık…
Günümüz insanlarının ömürleri boyunca çalıştıktan sonra emeklilik yıllarını geçirmeyi hayal ettikleri yerde büyüdüm.
Yalnızca pastoral güzellikler değildi o yıllarda yaşadıklarımız. Sınıfsal farklılıkların olmadığı, insanların kapılarını kilitlemediği, varsıl-yoksul kelimelerinin dahi duyulmadığı, tüm mahallenin bulgurunu caminin köşesindeki dibekte hep beraber dövdüğü, acısını birlikte yaşadığı, birlikte güldüğü özel zamanlardı.
Çocukluğum okuldan geriye kalan zamanlarda aileme yardımcı olarak geçti. Rahmetle andığım canım anacığıma ev ve bahçe işlerinde yardım etmek, rahmetli babam Kahveci Bekir’e ait kahvede okuldan önce ocağı yakmak, kız kardeşlerim Hidayet ve Nuran’a oyuncaklar icat etmek, terzi olan ablam Havva’ya derede yüzmek için mayolar diktirmek, sahip olduğumuz koyun ve kuzuları otlatmak, gül dermek, bahçemizden topladığım Ankara armutlarını rahmetli Yılmaz Babaoğlu’na satmak için kasalamak günlük hayatın sıradan ve tatlı rutinleriydi.
İlk ve orta öğrenimimi tamamladıktan sonra 1974 yılında Vakıflar Bankası Karaman Şubesinde memur olarak işe başladım. Bu görevim daha sonraki yıllarda Şereflikoçhisar ve Konya illerinde de devam edecekti.
Karaman il olduktan sonra 1992 yılında Karaman Şubesine müdür olarak atandım. Bu olay bankamız tarihinde bir ilkti. Çünkü o zamana kadar kimse görev yaptığı şubede ve doğduğu ilde müdür olarak görev yapmamıştı.
Memuriyet hayatımın ilk gününden itibaren görev aldığım bütün pozisyonlarda Karaman’ın ve Karaman insanının kalkınması içim var gücümle çalıştım. İl olduğumuz zamanlarda Karaman’da büyük bir yatırım ve kalkınma hareketi başlatılması planlanmaktaydı. Üretim ve istihdamın artırılması için Organize Sanayi Bölgemiz kuruldu. Bankacı olarak görevimiz, yatırımcı ve üreticilerimize gerekli finansman desteğinin sağlanmasıydı. Bugün geriye dönüp baktığımda birçok sanayi kuruluşunun hayata geçirilmesine olan katkılarımı gülümseyerek anıyorum.
Tüm zorluklara rağmen kurulan Sanayi Bölgemizin aslında “Organize” bir sanayi bölgesi olmadığının tarafımca fark edilmesi de bu gülümseten anılardan biridir. Karaman o yıllarda büyümeye ve gelişmeye o kadar aç bir şehirdi ki; bu hızlı gelişim sürecinde kurulan sanayi bölgesinin Bakanlık nezdinde “organize” olarak tescillenmesi unutulmuştu. Bunun fark edilmesi üzerine sanayicilerimizden oluşan bir heyet ile Sayın Işın Çelebi ile görüşerek kâğıt üzerinde Organize olmasa da Türkiye’nin en önemli sanayi bölgelerinden birinin yasal zeminde de tescillenmesini sağlamıştık.
Vakıflar Bankası Karaman Şubesindeki müdürlük görevim, sonraki yıllarda Konya Merkez Şubesine müdür olarak atanmamdan sonra Konya’da devam etti. Bu görevlerim süresince tüm sanayici ve yatırımcılarımıza bankamız nezdinde finansal olarak tüm desteği sağlamakla kalmayıp; verdiğimiz kredilerden dolayı hiçbir işçinin, memurun ve çalışanın maaşına yahut sanayicin işletmesine haciz koydurmadım. Yine tüm bu çalışma hayatım boyunca hiç izin kullanmayarak banka tarihinde önemli bir rekora imza atmış bulunmaktayım.
Benden sonraki yıllarda kardeşim Nuran da aynı şubede müdürlük mertebesine erişmiş olup; abi – kardeş olarak aynı şubede müdürlük yapmış olmanın gururunu taşımaktayız.
Bankacılık görevimin ardından Konya Şeker firmasında finans koordinatörü olarak çalışmaya başladım. Bu firmada da önemli işlere imza atarak ülke ve bölgemiz ekonomisine yardımcı olabilmenin sevincini kelimelerle tarif etmem çok zordur.
Nuran ve Hidayet’in abileri, terzi Havva’nın kardeşi, Kahveci Bekir ve Fatma Aykoç’un oğlu, Berber İbrahim’in kayınbiraderi; Bekir, Berker, Zeynep, Burcu ve minik Defne’nin dayısı, Karaman’ın müdürü ve ağabeyi Kenan Aykoç olarak emeklilik yıllarımı yılın 4 mevsimi çok sevdiğim yüzme sporunu yaparak, meyve yetiştirerek, aileme ve dostlarıma büyük yemek masaları kurarak, tarih ve siyaset üzerine okumalar yaparak, doğa ile iç içe geçirmekteyim. Hepinizi saygı ve sevgiyle kucaklıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder