Mahmut Yavuz

 

20 Nisan 1960 yılında Karaman’da doğdum. Babam rahmetli Avgan’lı Hacı Mustafa Yavuz, eski Pazar Yeri esnaflarındandı. Uzun yıllar belediye meclis üyeliği ve il genel meclis üyeliği de yaptı. Annem rahmetli Ayşe Yavuz ev hanımıydı. Toplam 6 kardeştik. Ali Yavuz (kabzımal) ve Mehmet Yavuz (lokantacı) rahmetli oldular. Havva Karakaş, Hatice Korkmaz ve Yaşar Yavuz diğer kardeşlerimdir. Cumhuriyet İlkokulu, Yunus Emre Ortaokulu ve Karaman Lisesi’nden mezun olduktan sonra Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1984 yılında mezun oldum. 2 yıllık mecburi hizmetimi Kazancık köyü/ Şarkışla/ Sivas ve Alacahırka /Bursa sağlık ocağında tamamlayarak 1986 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalında ihtisasa başladım. 1990 yılında “AngiotensinKonverting Enzim İnhibitörü Enalapril”in Proteinüri ve diğer Böbrek Fonksiyonlarına Etkisi” başlıklı tezimle İç Hastalıkları Uzmanı oldum. Aynı yıl Nefroloji Bilim Dalında yan dal ihtisasına başladım. 1993 yılında kısa dönem bedelli askerlik hizmetini (Denizli Askeri Hastanesi) tamamladım.

1993 tarihinde aynı fakültede Yardımcı Doçent kadrosuna atandım. 1995 yılında “Hemodiyaliz Hastalarında Sekonder Hiperperatroidizm ile Kemik Mineral Dansitesine Alüminyum Hidroksit, Kalsiyum Karbanot ve Kalsiyum Asetatin etkileri ile Kalsiyum Asetatın etkileri ile Kalsiyum Karbonat+Kalsitriol Kombinasyonunun Etkilerinin Karşılaştırılması” başlıklı tez çalışmamla Nefroloji Uzmanı oldum. Aynı yıllarda Romatoloji Bilim dalının kurucuları arasında yer alarak ve uzun yıllar bu bilim dalında da çalıştım. 1995 yılında doçent, 2001 yılında profesör oldum. Türkiye’de Periton Diyalizinin başlatılmasını gerçekleştiren ve uluslararası çalışma grubu olarak faaliyet gösteren TILİP’in kurucuları arasındayım.

Evli ve iki kızım vardır. Eşim Fatma Yavuz, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzman Doktoru olarak devlet hastanesinde çalışmış ve 1 yıl önce emekli olmuştur. 1990 doğumlu kızım Begüm, “Roche” firmasında ürün müdürü (Endüstri Mühendisi) olarak çalışıyor. 1997 doğumlu Benan ise, “Boğaziçi Üniversitesi” son sınıf öğrencisidir.

İdari Görevler

Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcılığı, Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı, Bilgi İşlem Yönetim Kurulu Üyeliği, Uludağ Üniversitesi Hastane Yönetim Kurulu Üyeliği, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Satın Alma Komisyon Üyeliği görevlerinde bulundum.

Üyesi Olduğum Kuruluşlar

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Böbrek Hastalıkları Teşhis ve Tedavi Vakfı,Türkiye Nefroloji Derneği, Türkiye Nefroloji – Hipertansiyon Derneği, Organ Nakli Koordinasyon Derneği (Kurucu Üye),Uludağ Üniversitesi Spor Kulübü, Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği (Kurucu Üye-Yönetim Kurulu Üyeliği, ERA (EuropanRenalAssociation)

– EDTA (EuropanDialysisandTransplantAssociation), Türk Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Dergisi Yayın Kurulu, ISN (International Society of Nephrology),Fenerbahçe Spor Kulübü,Bursa FB derneği,Bursa Karaman İl Kültür ve Yardımlaşma Derneğinde aktif çalışmalarım oldu/olmaktadır.

Bugüne kadar, 75 adet uluslararası dergilerde makalem, 179 adet uluslararası Abstract ve Supplement’ler, 123 adet ulusal dergilerde makalem ve 134 adet ulusal bildiri ve özet yayınlarım vardır. Bu çalışmalardan 11 adedi ödül almış olup, 28 adet atıf alan çalışmalarım ve toplam atıf sayım 908’dir.

Yaşama Fenari Mahallesi Hindioğlu Çıkmazı’ndaki TOPRAK DAMLI evlerden (beş ev) birinde dünyaya geldim (Şimdi ki Telekom binasının olduğu yer). Toprak dam deyince neleri hatırlıyorum diye düşündüm.Her yağmur ve kar yağışı sonrası çuvallarla tuz atma ve ağır taş silindirle toprağı sıkıştırmak için YUVMAK,odalarda ise akan yerlerin altına leğen koymak. Geceleri fareler gezinince yerlere toprak ve saman düşmesin diye tavandaki ağaçların altına naylon ve muşambaların döşenmesi,gece lambası, gece oluncayüklüklerin açılması,yatakların hazırlanması(altlarına pantolon konulurdu ütü görevi için). Sabah erken ders çalışmak için kalkınca yatak içinde ufak bir rahlede ders çalışmak.Soğuk ve karlı günlerde avludaki tuvalete gitmekteki zorluklar....

Ailemizin geçim kaynağı olan eski kapalı Pazar yerindeki dükkanımız eve çok yakındı.Okula başlamadan burada çalışmaya başlamıştık.6 yaşındaydım,dükkana bir müşteri geldi.O anda rahmetli abim Mehmet YAVUZ hemen eve gitmemi istedi.Normal davranışı değildi çünkü pazarda olmazsak kızardı.Korktum ve hemen eve gittim.Az sonra o müşteri ile avluya geldiler.2 kg.kuru soğan alan “Aptal Hüseyin”lakaplı sünnetçiden para almamış ve buna karşılık biraderi sünnet et demiş.Aileden hiç kimsenin haberi yok.Rahmetli Annem ve Ayşe teyze(rahmetli Dr.Baha Müderrisoğlu’nun annesi)şahitliği ile sünnet oldum. Ayşe teyze 5 Lira kağıt para vermişti. O para ileilk defa naylon ayakkabı sahibi olmuştum.

İlkokul yılları ne mutlu bana ki Cumhuriyet İlkokulu’nda geçti.Yine ne mutlu bana ki sınıf öğretmenimiz rahmetli Şükriye HARANİ,okul müdürüm Necati GÜNGÖR hocalardı.Çok ama çok şey öğrendim, haklarını ödeyemem.

Hem okul hem de pazarda çalışarak geçen yıllar bana gerçek hayatı öğretti.7-8 yaşlarında iken hava ağarmadan köy yollarına giderdik,Görevimiz Karaman’a doğru yola çıkmış eşek sırtındaki küfelere,süzme yoğurt getirenlerin bakraçlarına yapışmaktı.Pazar yerine gelince pazarlık yapmak büyüklerin işi idi.Dükkan komşumuzyaşlı veya yalnız ise dükkanını süpürür,sular,terazi kefelerini limon ve çürük domateslerle parlatırdık.Müşterisi olursa onun yerine bakardık. Gördüğümüz terbiye gereği o müşteriyi bitişiğinde ki kendi dükkanımıza çağırmazdık,çağıramazdık.Sosyal çevre etkisi çok yoğundu.Yanlışımız olursa herkes aile bireyi gibi rahatlıkla müdahil olabilirdi.Öğretmene saygıyı orada gördük.Şükriye Harani,Necati Güngör,Cafer Eray gibi hocalar pazar yerine girince herkes ayağa kalkar,sebze ve meyvelerin en iyisi hazırlanır ve evlere kadar gönderilirdi. Pazar yeri deyince, rahmetliler Muammer Baran’ı, İrebiş’i, Elif’i, Mehmet Emin’i anmamak olur mu?

İlkokul bitirme sınavlarındaMüzik dersinde Şaban Tek ile kafa kafaya vererek söylemeye çalıştığımız ŞEN OLA türküsünü hiç unutmadım:Ses yok ama not var.İlkokul bitti ve Konya Maarif Kolejisınavlarını kazandım ama ekonomik nedenlerle gidemedim.

Yunus Emre Ortaokulu ve Karaman Lisesi yılları da çok güzeldi.Çalışmak ve okumak.Lise 1 de iken Beden Eğitimi hocamız ders bitiminde gitmememizi ve Askeri Personel ile Voleybol maçımız olduğunu söyledi.Ben de bu nedenle 1,5 saat gecikmeylepazar yerine ulaştım.Mehmet abim sopayla beni bekliyormuş.O beni dövüyor ve “Okursan bana mı yarayacak diyor”, ben de hoca göndermedi diyorum ama nafile bir güzel dayak yedim. Lise 2’de iken Pazar yerinin kaldırılacağı haberi yayılıyor ve biz Yaşar YAVUZ ileKadirhane Camii’nin karşısındaki “Yavuz Bakkaliyesi”nin kuruluş çalışmasına başlıyoruz.Yaşar abim askere gidiyor ve 2 yıla yakın rahmetli babamla burayı çalıştırıyoruz.Haftalık topladığım paraları Cumartesi Konya’ya giderek, eksilen malzemelere yatırıyorum.Pazar günü gelen malları yerleştiriyorum.Üniversite sınavına 1 ay kala ablam ve eniştem 1 aylık hızlandırılmış kurs için İzmir’e davet ediyorlar(O ana kadar kurs-dershane bilmiyordum). Babamı yalnız bırakmak çok zor olsa dagidiyorum ve arkasından Üniversite yıllarım başlıyor.

Bursa’da Üniversite yeni açılmış, bekarların kiralık ev bulması olası değil.Devlet erkek yurdu yok.Eski,ailenin oturması mümkün olmayan bir evi tutabilmek için Yusuf annesini Konya’dan getirtti. Biz 3 arkadaş Prof.Dr.İsmail BALIK(Tıp),Prof. Dr.Yusuf ALPER(İktisat) ile birlikte taşındık.Bir gece meşhur Bursa yağmurlarından biri yağıyor.Kapı çalındı, açtım ev sahibi annen nerede?diye sordu. Komşuda dedim, adamı içeriye aldım ve komşu kadına giderek rica ettim ve birlikte eve geldik.Ev sahibi ikna olsun diye.Şimdi aynı Bursa’da öğrenciye ev vermek daha öncelikli.Üniversite yıllarında da hafta sonu mahalli liglerde oynanan maçlarda saha doktorluğu yaparak harçlıklarıma ilave yapıyordum. Mecburi hizmet ve arkasından başlayan akademik yıllarım böyle geçti.

Karaman’lı olmaktan hep gurur duydum.Babam ve annemle gurur duydum.Çünkü Avgan köyünden göçmüş ve Karaman’a gelmişler.Ben de okuma fırsatı bulmuşum.Çalışarak okudum ama insanı öğrendim, sosyalliği yaşadım.İçimde tek uhde kalan şey Maarif Koleji’ne gidememekti ama Allah’a şükür Akademik kariyer şansına ulaşabildim.İsteyince herşey oluyor.Sevmek,saygı duymak ve empati yapabilmenin erdemini unutmamak …Saygılar.


Yorumlar