Celalettin Ölmez


01.01.1960’da Karaman Fenari Mah. Fenari Sk. No:6’daki toprak damlı evde dünyaya geldi.

1971’de Gazi Mustafa Kemal İlkokulu’nu, 1974’te Anafartalar Ortaokulu’nu, 1977’de ise Karaman Lisesini bitirdi.

Üniversite sınavında İstanbul Siyasal Bilimleri kazanmasına  rağmen  o  günün şartları  gereği Konya Selçuk Eğitim’e kayıt yaptırarak 1980’de eğitimini tamamladı. 20 Kasım 1980’de Burdur’da Türkçe öğretmeni olarak göreve başladı. Bir yıl Burdur Kız Meslek Lisesinde çalıştıktan sonra Yeşilova Dereköy Ortaokulu’nda 1985’e kadar görev yaptı.

1985’te tayini Mersin/Erdemli Tömük Lisesi’ne çıktı. 1988’e kadar burada görev yaptıktan sonra mesleğinden istifa etti.

1988-89 yıllarında ağabeyi Hüseyin Ölmez ile iki yıl matbaacılık yaptı.

2 Aralık 1989’da Havva Nas ile evlendi.

5 Haziran 1990’da Shellgaz-Sihirgaz tüp bayiliğine başladı. 1 Ocak 1991’den sonra 20 metrekarelik dükkânda Arçelik ile beyaz eşya sektörüne girdi.

1996’da Atatürk Bulvarı’nda kendi işyerinde Arçelik örnek mağazasını açtı. 1997’de Aygaz bayiliğine başladı.

Halkın büyük desteği, sempatisi ile hızla yükseldi. Gelir Vergisinde her yıl rekortmenler arasında yer aldı. 1998, 2001, 2004, 2005 ve 2007 yıllarında kişilerde gelir vergisi rekortmeni oldu.

Merkezi Ankara’da olan Anadolu Eğitim, Kültür ve Bilim Vakfı’nın danışma meclisi üyesi olup, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde okuyan öğrencilere burs verme çalışmalarını yürütmektedir. “İyi insan” yetiştirme gayreti içindedir. Ayrıca Bostanözü Köyü ve Göksu Vadisi’nin turizm bölgesi olması için güzelleştirme çabalarına katkı sağlamaktadır.

Beyza, Aybike ve Kutay isminde üç çocuğu var. Beyza araştırma görevlisi, Aybike avukat, Kutay ise Mühendislik Fakültesinde öğrencidir.

TOPRAK DAMLI EV, FENARİ MAH. FENARİ SK. NO: 6 (Sağdaki doğup büyüdüğüm ev, sol- daki 1. ev Sarı Mehmetler’in evi, 2. cumbalı ev Mevlüt Doğruer (Muzaffer Giyim)’in evi)

1960’ların Karaman’ı; Merkez Cumhuriyet Alanı/Atatürk Parkı. Taş Bina/Karaman Belediyesi, karşıda iki katlı PTT binası, İsmet Paşa Caddesi, Ziraat Bankası, Kaymakamlık, Adliye.

Parkın kuzeyi solda kasap hali, meyve-sebze pazarı; sağda Sucu’nun Kahve. Sucu’nun Kahve’nin yanında Cevat, İlhan, İlhami Andaçlar, yanında Avganlı Haytalar; Mustafa-Hacı Ali Yavuzlar’ın, Şükriye Teyzeler’in, Hindioğlu’nun Hatice Teyze’nin, Terzi Sami Nergisdal’ın, Basmacılar’ın evi.

Fenari Mahallesi çarşıya yakın ilk mahallelerden birisi. Başta; Şerife Atalay-oğlu Ormancı Mehmet Atalay’ın evi, Ermenekli Yaşar Çağlayan Teyze’nin evi (Karaman Belediye Başkanlarından Hayati Çağlayan’ın ailesi), Arzuhalci Süleyman-Halime Türkşenler’in evi, Bucakkışlalı Sarı Mehmetler’in evi, Mevlüt Doğruer Hoca’nın evi… Fadim Teyze’nin evi.

Sokağın karşısında Müfide Teyze’nin (Prof. Turgut Uzel’in) evi, Hacı Raşit Adıgüzel’in evi, Talaşlar’ın Kerime Hanım Teyze, No:6 toprak damlı evimiz (Abayların Mehmet Abay ve Kerim Ölmez’in evi), Ermenekli Hacı Ali’nin evi, Nazif Çolak’ın evi, Salih Şimşir’in evi, Aykut Tan, Prof. Ayhan Tan, Yüksel Tanlar’ın evi, Aladağlı Yusuf Denizhan’ın evi (Hasan Gazi Cami). 1945’lerde Bostanözü Köyünden Karaman’a göç etmiş, önce Gazidükkan Mahallesinde daha sonra ev satın alarak Fenari Mah. Fenari Sk. No:6 toprak damlı eve yerleşmişiz.

Dostlarımız “Siz ev almadınız, komşu aldınız” diye söylemişler. Bu evde dünyaya geldim. Bu sokakta büyüdüm. Toprak damlı

evleri yuvak taşıyla yuvmazsan yağmurda, karda akardı. Evimiz 200 metrekareye yakındı. Bütün sokağın içerisindeki toprak damlı evlerin karları küreklerle kürünür, sokak 2-3 metre kar içinde kalırdı.

Fenari Mahallesi’nin yetiştirdiği Prof. Dr. Turgut Uzel, Prof. Dr. Ayhan Tan, Prof. Dr. Hasan Tan rektör olmuş büyüklerimizdendi. Ayrıca Prof. Dr. Mahmut Yavuz, Dr. Ali Basmacı, İnşaat Yük- sek Mühendisi Şadi Adıgüzel, Makine Mühendisi Mustafa Türkşen, Elektrik Yüksek Mühendisi Yunus Zeki Işık, kardeşi Hesap Uzmanı Uğur Işık, Bankacı Yüksel Tan mahallemizin gurur kaynağı olan isimlerdir.

Komşuluğu, dostluğu, yardımlaşmayı, insan sevgisini bu mahallede öğrendim. Hayatım boyunca da bu erdemlerle yaşamayı ilke edindim.


MOLLA FENARİ CADDESİ AÇILIRKEN; “GÖZÜN KÖR OLSUN KEMAL KAYNAŞ!”

1957-1969 tarihleri arasında Belediye Başkanlığı yapan Kemal Kaynaş, şehircilik anlamında Karaman’a damgasını vuran bir isimdir. İsmet Paşa Caddesi, Molla Fenari Caddesi, Kazım Karabekir Paşa Caddesi şehircilik hamlelerinin örnekleridir.

Cumhuriyet Alanı’ndan İstiklal İlkokulu’na, demiryoluna kadar olan caddenin açılması 1967- 1968 yıllarıdır. O yıllarda 7-8 yaşlarında bir çocuktum. Bugünkü PTT’nin karşısında Karabacaklar’ın evi bulunmaktaydı. Yol açılmış, Karabacaklar’ın evi de yıkılmıştı. O gün şahit olduğum olay Karabacaklar’ın Emin Teyze, kendi kendine söyleniyordu. Tam o sırada da Kemal Kaynaş ve arkadaşları geçiyordu. Emin Teyze, Kemal Kaynaş’ın orada olduğundan habersiz:

- Gözün kör olsun Kemal Kaynaş! diye bağırıyordu.
Başkan Kemal Kaynaş; Emin Teyze’nin yanına vararak,

- Teyze, Kemal Kaynaş benim; gelecek yıllarda kârlı çıkacak olan, sevinecek olan sizlersiniz diye teyzeyi yatıştırdı.

Bugün şehir içi ulaşımının can damarlarından olan Molla Fenari Caddesi işte böyle açılmıştı. Keşke cadde 15-20 metre daha geniş olsaydı da günümüzün ihtiyacını daha iyi karşılayabilseydi.

 

ONURLU BİR ANA; MUKADDES KAYNAŞ

2000’li yıllar… Arçelik mağazamda oturuyorum. Yaşlı bir teyze çamaşır makinesini taksitle almak istediğini söyledi. Makineyi beğendirdikten sonra senet düzenlemeye başladım. Teyzeye ismini sordum, Mukaddes Kaynaş olduğunu söyledi. Rahmetli Kemal Kaynaş’ın eşi olduğunu anladım. Teyzeye senetlerin ödeme tarihinin hangi gün olacağını, maaş aldığı günlere düzenleyebileceğimi belirttim.

Mukaddes Kaynaş Teyze:

- Ne maaşı oğlum, ben maaş falan almıyorum.
- Nasıl olur teyze, rahmetli başkanımızdan maaş almıyor musunuz siz?
- Almıyorum oğlum, bana emekli maaşı bağlanmadı.

Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Bu onurlu kadın karşısında, kabul etmeyeceğini düşünerek ücret almayacağımı söyleyemedim. Sadece istediğin zaman istediğin şekilde öde teyze dedim. Senet düzenlemekten vazgeçtim. Rahmetli borcunu yine de zamanında ödedi.

Rahmetli Kemal Kaynaş’ın ölümünden sonra hiçbir gelir kaynağı olmadan çocuklarını oku- tan, hatta Prof. Kenan Kaynaş’ı yetiştiren bu annenin, evin direği olarak onurlu duruşunu un- utamıyorum. Başkanımız Kemal Kaynaş’ı ve Mukaddes Kaynaş Anne’yi rahmetle anıyorum.


ARABASIZ “TÜPÇÜLÜK”TEN TELSİZLE İLETİŞİME…

Ağabeyim Hüseyin Ölmez ile matbaacılıktan ayrılınca, beni sevip sayan Kâmil Özgünay Ağabey “Sihirgaz-Shellgaz tüp işini sana devredebilirim” dedi. Kamil Ağabey ile anlaşarak 05.06.1990’da işe başladım. Elimde bulunan mevcut parayı peşinat verdim, bir miktarda borçlandım.

Tüp dağıtımını Mehmet Akın üç tekerlekli ile yapıyor, depomuz Tekel Suma Fabrikası yanında rahmetli Ahmet Demirkurt’un ahırıydı. Depoyla satış yerimiz Gazipaşa Caddesi arasında tüpü nakliye edecek arabam yoktu. Depo nakliyesini, rahmetliler Gubiddin Böcü ve tekstilden emekli İbrahim amcalar Skoda pikaplarıyla ben araba alıncaya kadar yaptılar. Kendilerini rahmetle anıyor; anıları, dostlukları karşısında saygıyla eğiliyorum.

Borçlarımı ödedikten sonra araba aldım, arabaya amatör telsiz takarak dağıtımı hızlandırdım. O zamanlar bilgisayar, cep telefonu yoktu.

Telefonla tüp siparişi geldi. Müşteri Siyahser Mahallesi’ndeki emekli bekçi Mustafa Özsoy’du. Hemen dağıtıcıyla telsizden görüştüm. Dağıtıcımız Siyahser Mahallesi’nde olduğunu söyledi. Mustafa Özsoy’un siparişini bildirdim. Birkaç dakika içinde tüp müşterinin evindeydi. Ertesi gün Mustafa Özsoy parasını ödemeye geldi ve şaşkınlık içerisinde olduğunu söyledi. “Rüyanda mı gördün? Siparişi verdim, tüp kapıdan girdi” dedi. İşyerinde bir kahkaha tufanı koptu.


ARÇELİK BAYİLİĞİ’NDEN VERGİ REKORTMENLİĞİNE…

1991 yılının Ocak ayında Arçelik, Karaman’da bayi arayışına girdi. O güne kadar tek Arçelik bayi olan Nas Ticaret’in (kayınpeder ve kayınbiraderlerin) teşvikiyle ve tercihiyle Arçelik bayi oldum.

Arçelik mal gönderecek ama, önden o günkü parayla otuz milyon Türk Lirası nakit havale istiyordu. Başvurmadığım kapı kalmadı. Otuz milyonu bulamıyordum. Akrabam – uzaktan dayım- Hollanda emeklisi Hüseyin Sarı’ya söyledim, tereddütsüz kabul etti. Bana Hollanda florini vererek yardımcı oldu. Yıl sonuna doğru borcumu ödedim. Hüseyin Dayı yıllar sonra “Senin baban beni Hollanda’ya gönderen adamdı” dedi.

Bayiliğe başlar başlamaz Arçelik’te ön ödemeli kampanya vardı. Müşteri beyaz eşyaya yazılıyor, ödemeye başlıyor, malını ise sonra alıyordu. Hiç unutmuyorum, 172 parça mal satmıştım. Geçmişten gelen Abaylar, Abay Matbaası itibarıyla müşteri bana akın etmişti. Tekstil fabrikası işçileri başta olmak üzere büyük rağbet görmüştüm. Allah’ın yardımıyla ilk yılı böyle rahatlıkla geçirdim.

Güleryüz, samimiyet, dostluk her zaman paradan önce geldi. Müşteri beni zirveye taşıdı. Her yıl vergi rekortmenlerinin arasında yer aldım, birincilikler kazandım. Ödül törenlerinde rahmetli Fikret Ünlü’nün, Mehmet Keçeciler’in ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden plaketlerimi aldım. En mutlu olduğum zamanlarda bu anlardı. Devletine, milletine karşı görevini yapan bir insanın duyduğu huzuru, mutluluğu her zaman yaşadım.

 

Yorumlar

  1. Son derece güzel anlatılmış. Geçmişe ve geleceğe ışık olmuş!!

    YanıtlaSil

Yorum Gönder