Abidin Kayserilioğlu




1938’de Karaman'da doğmuştur. İlk öğrenimini Karaman'da, orta öğrenimini Haydarpaşa Lisesinde tamamlayarak, 1957 de İstanbul Tıp Fakültesine girmiştir.
1963 yılında İstanbul Tıp Fakültesinden mezun olmuştur. 1964 yılında İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji Kürsüsüne asistan olarak atanmış ve 2 Ağustos 1967 tarihinde “Böbreğin Eritropoietin Teşekkülü ile ilgisi” konulu tezi ile Fizyolojide uzmanlık unvanını kazanmıştır. 1971-1972 yıllarında Samsun Sıhhiye Okulu Öğretim Kurulunda askerlik görevini tamamlayarak, tekrar İstanbul Tıp Fakültesindeki görevine dönmüştür.
25-30 Haziran 1973 de Hacettepe Üniversitesi, Genetik Bölümünün düzenlediği Genetik kursuna katılmıştır.
26 Kasım 1973 tarihinde “Eritropoietin yapımı ile Arteryel pO2, pCO2, pH ve Bikarbonat-Karbonik Asit Tampon Sisteminin İlişkileri” konulu tezi ile 1973’te Doçentlik ünvanını kazanmış ve 14 Ocak 1974 de İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalında kadroya atanmıştır.
TÜBİTAK bursunu kazanarak, 20.09.1975- 20.07.1976 tarihleri arasında İngiltere'de Manchester Üniversitesi Paterson Laboratuarları'nda çalışmış, bu sırada Prof. Dr. L.G.Lajtha'nın yanında, doku kültürleri, hücre sinkronizasyonu, kemik iliği kültürleri ve Koloni Oluşturan Üniteler ( CFU= Colony Forming Unit ) üzerinde çalışmalar yapmış ve ilgili yöntemleri öğrenmiştir. Yurda dönüşünde Fizyoloji Kürsüsünde Hücre Kinetiği Laboratuarını kurarak, Türkiye’de ilk defa CFU testlerini yapmış ve İngiltere'de başladığı çalışmalarını sürdürmüştür. Paterson Laboratuarlarında 1981 yılında 1 ay ve 1982 yılında davetli olarak 2 ay süre ile uzun süreli insan kemik iliği kültürlerinde çalışmıştır.
22 Mart 1979 yılında “Granülopoez ve Koloni Oluşumunu Stimüle Eden Faktör (CSF) ile İlişkisi” konulu tezi ile Profesör Ünvanını kazanmış ve Aynı Fakültede kadroya atanmıştır.
1979 yılında Spor Fizyolojisi Enstitüsünü kurmuş ve müdürü olmuştur, YÖK yasasından sonra Enstitü Spor Fizyolojisi Araştırma ve Uygulama merkezine dönüştürülmüştür.  1990 yılında Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile yapılan protokolle Araştırma Merkezi içinde Sporcu Sağlık Merkezi kurulmuştur. Dr. Kayserilioğlu bu merkezin müdürlüğünü de emekli oluncaya kadar yürütmüştür.
1984 yılında İ.Ü. Beden Eğitimi Bölümünü kurmuş   ve müdürü olmuştur, bu görevi 1996 yılına kadar yürütmüştür.
1992 yılında ve 1995 yılında Temel Tıp Bilimleri Bölüm başkanlığına seçilmiş ve Mayıs 1998 yılına kadar bu görevi yürütmüştür.
İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Başkanlığına 1993 ve 1996 yıllarında seçilmiş ve bu görevi 1999 yılına kadar altı yıl süre ile yürütmüştür.
Spor Fizyolojisi Araştırma ve Uygulama merkezi 1999 yılı başında Temel Tıp Bilimlerine bağlı olarak Spor Hekimliği Anabilim Dalına dönüştürülmüş ve Anabilim Dalı Başkanlığına Dekanlığın 09.08.1999 tarih ve 17721 sayılı yazısı ile Prof. Dr. A. Kayserilioğlu atanmış ve 2005 mayıs ayına kadar bu görevi yürütmüştür.
2005 mayıs ayında yaş haddinden emekli olmuştur.
Dr. Kayserilioğlu evli ve iki çocuk babasıdır.
KARAMAN’DA ÇOCUKLUĞUM
1938’de Karaman’da doğdum. Dünya harp halindeydi. Akşamları pencereler sıkı sıkı bezlerle örtülüyordu. Tayyareler geldiği zaman ışıkları görerek bombalamasınlar diye. Biraz daha büyüyünce evin önündeki hayatta (bahçede) oynamaya, hayvanlarla (kedi, tavuk, güvercin) ilgilenmeye başladım. Hayatta dört mevsimi doya doya yaşıyordum. İlkbaharda tabiatın uyanmasını görüyordum. Sümbüller açıyor, mor zambaklar çiçeklerini göstermeye başlıyor, kaysı ağaçları beyaz beyaz çiçeklerle donanıyor, akasyalar etrafı güzel kokulara gark ediyordu sonra hayata sebzeler dikiliyor onların büyümesini seyrediyor ve ürünlerini topluyorduk. Merdivenin altında kümesimiz vardı. Havaların ısınmasıyla tavuklar yumurtluyordu. Kıştan kalan ve arabaşı olmaktan kurtulan dişi hindiler gurka yatıyordu. İlkbaharda hayattaki çiçekler ve onların kokuları, kuş sesleri, hayatta yaşamaya ayrı bir güzellik katıyordu.
Yaz aylarında dere kenarındaki bahçemizde çok değişik meyve ağaçlarında ilaçsız dalında olmuş, meyvelerini yiyor, fazlası komşulara gönderiliyor ve kış için kurutuluyordu.
Kendi oyuncaklarımızı kendimiz yapıyorduk: tellerden arabalar yapıyor, damlardan alınan kamışlardan, gazete kağıdından ve hamurla yapıştırılan uçurtmalar yapıyor, uçuruyorduk.
Biraz daha büyüyünce güvercin beslemeye başladım. Onları üretiyor, uçuruyor, tekrar gelişlerini zevkle seyrediyordum. Onları kedilerden korumak için önlemler alıyordum.
Tavuk besleyip te horoz döğüşü yapılmaz mı? En iyi döğüşen horozların Denizli horozları olduğunu öğrendim. Gurka yatan hindinin altına sevgili babamın (Bahri Hoca) dört bir taraftan topladığı Denizli tavuğunun, yumurtlayan değişik cinsten tavukların yumurtalarını koyduk. 21 gün heyecanla hindiyi takip ediyor, civcivlerin çıkması seyrediyordum Sonunda civcivlerin biri Denizli horozu oldu. Onu döğüştüremeden İstanbul’a Haydarpaşa lisesine gittim. Karaman’da Güneşli okulunu ve Karaman Orta okulunu bitirdim. Müdürümüz Zeki Yılmaz idi. Çok disiplinli bir müdür idi benim ilkokul öğretmenim Kamuran Hanım ile evlendi. Ortaokulda çok değerli öğretmenlerimiz vardı. Bizleri çok güzel yetiştirdiler. Daha sonra İstanbul’da Haydarpaşa lisesinde mezun olarak İstanbul Tıp Fakültesine girdim. Yaz aylarında Karaman’da günümüzü istasyonu yolu başlangıcında bulunan Karaman kütüphanesi bütün gençlerin buluştuğu yerdi. İkmale kalan öğrencilerin derslerine yardımda bulunuyorduk.

Yorumlar