M Muammer Alkan
Mehmet Muammer Alkan
14.03.1944 yılında Karaman Abbas Mahallesinde doğdum.1958 Tarihin’de Karaman Ortaokul’undan mezun oldum. Güneş İlkokulundan mezunum. 1958’de Karaman’da lise yoktu Konya’da liseye gitmeye mali gücümüz yoktu. 04.11.1958 de Çumra’da Toprak Mahsuller Ofisi ajans müdürlüğünde muvakkat (geçici) tartı memurluğuna girdim. 1960 ihtilali ile memuriyetime son verdiler
1961’de Karaman Lisesine girdim. 1963 yılında liseyi bitirdim. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültesi’ne girdim. 1968 Haziran tarihinde üniversiteden mezun oldum. Sonra 2 yıl yedek subay olarak askerlik görevimi tamamladım. 1969 da rahmetli eşim Seval Hanım’la evlendim
Bir oğlum bir kızım var. Oğlumdan bir torunum Mehmet Alkan kızımdan Ali Kemal ve Ece Seval isimli iki torunum var.
1970 yılında imtihanla Maliye Bakanlığı Gelirler Kontrolörlüğünü kazandım. Devletteki görevimi 1977 yılında bitirdim. Özel sektöre geçerek çalışma hayatımı devam ettirdim. 1980 yılından sonra serbest çalışma hayatım başlamıştır. 1993 yılına kadar inşaat faaliyetlerinde bulundum. 1994 yılından itibaren de Yeminli Mali Müşavirlik faaliyetinde bulunmaktayım.
Halen Muğla / Ortaca / Dalyan ‘da yaşamaktayım. Yeminli mali müşavirlik mesleğini de ORTACA / DALYAN’ da devam etmekteyim. Oğlum ve kızım aileleri ile birlikte yazın Dalyan’da bulunmaktadırlar. Kendilerinin villa tipinde ikametgahları vardır.
Ben de nar, portakal ve limon ağaçları olan bahçeli villada ikamet ediyorum. Çocuklarımın Dalyan’da ayrı ayrı turizm ruhsatlı iki adet motelleri vardır.
Karaman’ın 1950–1960 yıllarındaki maddi ve ilmi imkansızlıklarının yanında 2019 tarihindeki ticari sanayi ve ziraat seviyesi arasındaki muazzam farkı beni hem şaşırtıyor, sevindiriyor ve gururlandırıyor. Karaman insanının teşebbüs gücü ve anlayışına hayran kalmamak mümkün değil. Bu arada İKEV (Karamanlılar Eğitim Kültür ve Sosyal Dayanışma Vakfı) başarısının bu hususta özverili çalışan yönetim ve idarecilerini yaptıkları hizmetlerinden dolayı tebrik ediyorum.
Yine İKEV’e gönül veren Karaman’ın yetiştirdiği siyasetçi ve kamu yöneticilerine hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum, Allah hepsinden razı olsun. Yoksulluk dolayısıyla imkansızlığın ne olduğunu bizim nesil çok iyi biliyoruz. Şimdiki nesil bu yaşantıları yaşamadıkları için bizim nesil ile şimdiki nesil anlayışı arasında fikir ve davranışlarımız arasında fark olduğu, daha değişik ifade ile çelişkilerin derinliği oluyor ve derinlik iyice yükseliyor. Zaman ve iletişim imkanlarının artması bu derinliği artırıyor. Yeni nesil davranışı ne kadar derin olursa olsun yine ben yeni nesil anlayışını destekliyorum. Her eski nesil yeni nesil için fedakârlık yapmaya mecburdur. Bizden eski nesil olan dedelerimiz ve ninelerimizin fedakarlıklarının çok daha yüksek olduğunu biliyoruz. Karaman’da geçen hayatımda (1950-1968 arasında) arkadaşlarımızla, öğretmenlerimizle, akrabalarımızla çok kıymetli olan anılarımız olmuştur. Şüphesiz hayatımızda her birinin ayrı ayrı yeri vardır. Benim için unutamadığım bir anımla sözlerimi bağlayacağım. Lise müdürüm Nazmi Bey benim kompozisyondaki başarımı bildiği için milli bayramlarda gençlik adına konuşmamı istiyordu, bende gençlik adına konuşuyordum. 1962-1963 ders döneminde 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlayacağız, gençlik adına ben konuşacağım, Nazmi Bey müdür odasına çağırdı “Bak oğlum Kaymakam Kadir Bey beni telefonla aradı, bayramlarda konuşan delikanlı var ya o konuşmalarını kafadan yapıyor… Ben ve sen kâğıttan okuyoruz. Bu durum çok hoş olmuyor. O delikanlı da kâğıttan okusun’’ dedi.
Müdür Bey bana dönerek “Sen de hem benim hem de senin okuyacağını yaz getir” dedi.
Ben de hem müdür Nazmi Beyin okuyacağını hem de kendimin yazdığını ezberleyip yine kafadan okuyacağımı planladım, yazıp müdür beye verdim.
Bayramda konuşmalar başladı. Önce Kaymakam Kadir Demirel yazılı olarak kısaca metni okudu. Sonra müdür bey kürsüye çıktı. Ben de kürsünün yanında sıra bekliyorum. Hava çok sıcak. Müdür bey başladı okumaya baktım benim okuyacağımı da okuyor. Meğer kendi okuyacağını benden almış, kopyalamış. Ben şaşkınlık içinde kürsünün yanından hocam benimkini okuma diyorum. O da sen atarsın işi idare ediver diyor.
Sıra bana geldi. Kürsüye çıktım. Ezberlediğimi konuşuyorum. Müdür Nazmi Bey’in okuduğu yere gelince atlayacağım ama arkadan gelen cümleleri bir türlü getiremiyorum. Konuşma gittikçe uzuyor... Sıcak bastırmış. Tenekeci Mehmet Ali amcamın (Allah Rahmet Eylesin) oğlu öğretmen Yılmaz Abiye (müzmin bekar) arkadaşları ‘’Yılmaz Hoca ne zaman evleneceksin’’ diye soruyorlar durmadan. Yılmaz Hoca bakıyor ki sorular bitmeyecek cevap veriyor.’’ Şu kürsüde konuşan Terzi Ömer Ustamın oğlu konuşmasını bitirince söz evleneceğim’’.
Kürsüden aşağı indim. Kaymakam fırçalamadan sıranın arkasına geçiyorum. Çünkü maharet grubunda olduğum için yanan çemberden atlayacağız. Dua okuyorum inşallah bir yerlerimi yakmam.
Herkese saygı ve selamlar….
Mehmet Muammer ALKAN
Yorumlar
Yorum Gönder