Nazım Boynukalın
ÖMER NAZIM BOYNUKALIN
2 Ocak 1947 yılında Karaman'da doğmuştur. İlk ve orta öğretimini Karaman'da bitirmiştir. Yükseköğrenimini Almanya'da Siegen Üniversitesi'nde İnşaat Mühendisliği eğitimi alarak tamamlamıştır. Almanya'daki öğrenimi süresince iş ve ceza mahkemelerinde yeminli tercümanlık, Rotoberg Schule'de Almanca öğretmenliği ve sosyal hizmetler danışmanlığı yapmış, çeşitli inşaat firmalarında inşaat mühendisi olarak çalışmıştır. 1972 yılında Almanya Türk İşçileri Yardımlaşma Derneği'ni kurmuş ve 10 yıl bu derneğin başkanlığını yürütmüştür. 1977 yılında kardeşleriyle birlikte ticarete atılmıştır. 1983 yılından Almanya'dan kesin dönüş yapmıştır. 1984 yılı yerel seçimlerinde Karaman belediye başkanlığına aday olmuştur. 1984-1994 yılları arasında Refah Partisi Karaman İl Başkanlığı yapmıştır. Siyaset hayatını noktaladıktan sonra kendisini sosyal etkinliklere yöneltti. Fakir ortaöğretim öğrencileri için bir öğrenci yurdu kurmuştur. Karaman sevdalısı bir insan olarak 15 arkadaşıyla birlikte Kaymakam Erdi Batur başkanlığında Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Yaptırma ve Yaşatma Vakfı kurucuları arasında yer almıştır. 29 yıl boyunca bu vakıfta yönetim kurulu üyeliği ve son 15 yıldan beri de vakıf başkanı olarak görev yapmıştır. Vakıf olarak 2009 yılında bir fakülte binasını tamamlayarak Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi'ne teslim etmişlerdir. 1992-1994 yılları arasında Karaman Yem Sanayi A.Ş.'nin yönetim kurulu başkanlığı ve yönetim kurulu üyeliklerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda Karaman'da huzurevinin kurulması ve T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü'ne bağışlanmasını sağlamıştır. 1994 yılında kardeşleri ile birlikte Anı Bisküvi Gıda Sanayi Ticaret A.Ş.'nin kurucuları arasında yer almıştır. Şirketin yönetim kurulu üyeliği devam etmektedir. Ömer Nazım Boynukalın Karaman'ın iktisadi ve sosyal yönden kalkınması için faaliyetlerini sürdürmektedir… Evli ve 2 çocuk babasıdır. Almanca bilmektedir.
Tahir Büyükkörükçü Konferansı
Bir sonbahar günü, yıl 1976. Almanya’nın Willenburg şehrinde Türk İşçileri İbadet ve Yardımlaşma Derneğini kurduk. Sonrasında gurbetçi vatandaşlarımıza yönelik başta konferans, vaaz olmak üzere birçok faaliyet yapmaya başladık.
Bir gün Frankfurt’tan bir arkadaş arayarak Tahir Büyükkörükçü’nün Münih’te olduğunu ve bir program da bizim yapmamız yönünde haberdar etti. Ben de hocayı Dillkries’a getirmeye ve ona bir program yapmaya karar verdim. Şehrin milli eğitim müdürüyle beş on bin kişilik bir konferans yapmak üzere görüştüm. Ben Türklere salon vermem, demesin mi? Bu konferansın toplum yararına ve insan hizmetine bir çalışma olduğunu ve ben bir dernek adına bunu istediğimi söyledim. Bu faaliyetin bir düğün ya da benzeri eğlence olmadığını özellikle belirttim. Ve uzun müddet uğraşarak müdürü ikna ettim. Bunun üzerine müdür salon kiralama iznini verdi ve 500 Mark yatırmamı istedi. Ben de 500 Markı yatırarak makbuzunu verdim.
Ve beş bin kişilik salonun zeminine halı serdirdim. Tahir Büyükkörükçü Hoca’ya da bir kürsü yaptırdım. Özellikle pazar günleri Almanya’da gürültü yapmak yasak olduğundan dışarıdan gelen misafirlere şehir dışında park yeri ayarladım. Oradan salona getirttim. Ayrıca salonda abdest alma yerleri hazırlattım.
Tahir Hoca geldi yaklaşık bir buçuk saatlik bir konuşma yaptı. Ve cemaate namaz kıldırarak toplantıyı bitirdi. Hoca konferanstan çok memnun olduğu için bana dönerek “Almanya’da en iyi konferansı burada verdim. Çünkü Sünnetullah’a uygun bir konferans oldu. Allah senden razı olsun.” diye dua ederek bizim bölgeden ayrıldı.
Bu arada bölge milli eğitim müdürlüğü bu toplantıya bir gözlemci atayarak Tahir Hoca konuşmasına bir rapor tutturmuş. Bir hafta sonra milli eğitim müdürlüğünden beni kuruma çağıran bir mektup aldım. Vardığımda milli eğitim müdürü şu açıklamayı yaptı. Siz bu konferansla bir kültürel faaliyet gerçekleştirmiş olup insan yararına bir çalışma yaptınız. Biz insan yararına kültürel çalışmalardan ücret almıyoruz. Bu da yatırdığınız paranın geri iadesidir, diyerek beni onurlandırdı.
Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Vakfı
Sene 1986. Karaman’ın il olmasına üç yıl var. Ve çalışkan bir kaymakam var. Erdi Batur. Erdi Batur etrafında toplanarak Karaman’a bir üniversite kazandırmak istedik. Böylece Karamanoğlu Mehmet Üniversitesi Yaptırma ve Yaşatma Vakfını kurduk. Karaman’a bir üniversite kazandırma yolu uzun ve çatallı yollardan geçti. Ben bu vakıf çatısı altında 29 yıl çalışarak üniversiteyi Karaman’a getirdim. İlk aşamada Selçuk Üniversitesi ile bir dizi görüşmeler yaptık. O zamanlar Mersinli bir rektör vardı. Halil Cin. Sağ olsun onun destekleriyle 1989 yılında Meslek yüksek okulu açılarak üniversitenin temelini atmış olduk. Üniversite için, Malatya’ya taşınan 2. Ordu’nun silah deposunu kurulu olduğu arazinin tahsis edilmesini sağladık. Meslek yüksek okulu’nun müdürü de Karamanlı olan Prof Mehmet Pembeci idi. Hem Mehmet Pembeci’ye hem de Halil Cin’e çok çok teşekkür ediyorum. Çok çalıştı. Onun da gayretleriyle daha sonraları Karaman’a iki fakülte geldi. Birisi iktisat fakültesi diğeri spor akademisi. 2005’li yıllarla Hükümetin her ilde bir üniversite açma kararı doğrultusunda nihayet 2008’de Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi kuruldu. Vakfın kuruluşundan üniversitenin açıldığı tarihe kadar valisinden milletvekiline bürokratına birçok kişi bu süreçte gayret gösterdi, çalıştı. Onların hepsine teşekkür ediyorum.
Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Yaptırma ve Yaşatma Vakfı, üniversite kuruluş çalışmalarına 3.750 m2 alan ve beş katlı bina inşaatı ile başladı ve bunların hepsini üniversitenin kurulduğuu 2009 yılında rektörlüğe devretti.
Kızılay Yurdu
Bir gün Rahmetli Ali Ünlüer, yanıma geldi. Nazım, elimdeki parayı yedi katına çıkardım. Ancak bina için yetmiyor. Yardım gelmezse burası tinercilerin yeri haline gelecek. Ben de dedim. Ali Hocam ben üniversite vakfı çalışmalarında çok zorluk çektim, senin durumunu anlıyorum, ne gerekiyorsa yapalım, dedim.
Ali Hoca bir süre il dışına çıkacağını ve yerine görüşmek üzere projede çalışan diğer arkadaşları göndereceğini söyledi. Ertesi gün Osman Devranoğlu ve adını hatırlayamadığım bir mimardan oluşan bir heyet geldi. İhtiyaçları tek tek söylediler. 138.000 tuğla, iki kat için çimento, demir, 40.000 adet, alçı, çelik çatı ve yangın merdiveni. İki adet asansör- Kalorifer tesisatı ve taban laminatları temin ederek modern bir yurt meydana getirdik. Ben hepsine tamam, tamam hallederiz diyorum. Kızılay adına gelen kurul üyesi yanımdan çıkınca; Yahu bu adam her şeye tamam diyor, bizi atlatıyor, herhalde bizi atlatmak için böyle söylüyor diye kendi aralarında söyleşmişler.
Oysa ben arkadaşlarla hemen görüşüp bina ihtiyacı istenilen malzemeleri temin ettirdim. Diğer ihtiyaçları da İstanbul’da Köprülüler adında vakıfta maddi yardımda bulundu.. Böylece Kızılay Yurdu tamamlandı. Şu anda 9 katlı 210 kız öğrenci barındıracak şekilde faaliyetine devam etmektedir.
İki kız evlada ve iki toruna sahibim. Esra Köksal Boynukalın /Atılim Üniv İşletme/ Merve Boynukalın /Atılim Üniv İşletme — Damadım Tolga Köksal - torunlarım Sadi Yiğit ve Nazım Yağız hepsini seviyorum. Hayat yolculuğunda bana desteğini esirgemiyen vefakâr eşim Suzan Boynukalın’a minnattarım.
Yorumlar
Yorum Gönder